Altun: ‘Sözde soykırım’ siyasi hesaplarla beslenen bir iftiradan başka bir şey değildir
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, “1915 olaylarını hiçbir tarihsel ve hukuki dayanağı olmaksızın ‘sözde soykırım’ olarak nitelendirme ve sunma çabası, siyasi hesaplarla beslenen bir iftiradan başka bir şey değildir.”
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Önderi Altun, Bağlantı Başkanlığı tarafından New York’ta düzenlenen ‘Doğru Çağrı: 1915 Olaylarının Tarihsel Gerçekleri’ paneline görüntülü mesaj gönderdi. Altun, görüntülü mesajında, “İçinden geçtiğimiz hakikat sonrası dönemde, hakikatin ve hakikatin yerini saçmalık ve dezenformasyon alıyor. Türkiye bu dönemin tehditlerine en çok maruz kalan ülkelerden biri. 1915 Olayları, Türk ve Ermeni bağlarını tarihsel bağlamından uzaklaştırmış, giderek derinleşen tek yanlı bir anlatıya dönüşmüştür.Dönemin önyargısız bilimsel yaklaşımları yerini tek yanlı, aceleci ve bilimsel yaklaşımlara bırakmıştır. dünya parlamentolarının kendi iç siyasetlerine hizmet etmek için aldıkları yüzeysel kararlar.Kamuoyu sürekli manipüle edilerek 1915 Olayları ile ilgili mesnetsiz argümanlar gündeme getirildi.Uzun bir süre sonra Ermenistan’ın 1915 Olayları ile ilgili asılsız iddiaları da Türkiye’nin- Ermenistan ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturması için “Bunu bir iftira olarak tanımlama ve sunma çabası, siyasi hesaplardan beslenen bir iftiradan başka bir şey değildir” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Fransız Anayasa Mahkemesi’nin de 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni tezlerinin siyasi açılımlarla ifade özgürlüğüne karşı dayatılmasını değerlendirdiğini söyleyen Altun, “Bu, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile bağdaşmaz. Soykırım.Uluslararası hukuka aykırı ve uluslararası hukuka aykırı mesnetsiz tezleri gündeme getirerek dünya siyasetine ve kamuoyuna yük getirmenin her zaman amaç olduğu açıktır. 1915 Olayları bağlamında yaşanan tartışmalarda, Türklerin ve Müslümanların maruz kaldığı onca katliama rağmen 1915’te yaşananlarla ilgili tartışmalar, 1915 olaylarının üzerinden bir asrı aşkın bir süre geçmesine rağmen devam etmektedir. Ermeni anlatısı, Ermenilerin soykırıma maruz kaldığı tezine sarılarak, karmaşık bir tarihsel gerçeği kolaylaştırıyor ve olayları daha ayrıntılı olarak anlamaya yardımcı olabilecek hayati kanıtları göz ardı ediyor. geliyor Tarihsel olayların meydana geldiği dönem içinde değerlendirilmesi, hukuki delil ve tanıklarla analiz esas alınması gerekirken, siyasette, akademide ve kamuoyunda manipülasyon ve algı yönetimi ön plana çıkıyor. 1915 Olayları tek taraflı olarak ele alınmakta ve siyasi amaçlarla Türkiye aleyhine kullanılmaktadır. ‘Adil bir hafıza’ya ulaşmak için ortak tarih komisyonu başta olmak üzere pek çok öneriyi muhataplarımıza getirdik. Ancak samimi çabalarımıza ne Ermenistan’dan ne de Ermeni diasporasından olumlu bir yanıt alamadık. Hatta bu süreçte parlamentolar tarafından ‘soykırım’ gibi tek taraflı ve mesnetsiz argümanların ülkemize empoze edilmeye çalışıldığına şahit olduk. Türkiye olarak spekülasyonlarla değil, tarihi gerçekler somut deliller üzerinden tartışıldığında gerçeklere ulaşılabileceğine inanıyoruz. Osmanlı Devleti’nin bütün milletlerinin büyük acılar çektiği Birinci Dünya Savaşı’nda yaşananların, bilimsel yaklaşımın uluslararası hukuk ve tarih temelinde adil bir şekilde ele alınması için değerli bir zemin oluşturduğuna inanıyoruz. 1915 Olaylarını üçüncü ülkelerin tek taraflı eylemlerine dayalı ideolojik yaklaşımlardan uzak, istikrarlı ve diyalog içinde ele almanın her iki taraf için de faydalı olacağının altını çiziyoruz. Bunun yolunun da arşiv belgelerinin konunun uzmanları tarafından tarafsız ve objektif bir şekilde incelenmesinden geçtiğini düşünüyoruz.”
“Türkiye gerçeklerin ortaya çıkması için gerekeni yapmaya hazırdır” diyen Altun, “1915 de dahil olmak üzere savaş kurallarında uygulanan gerekli yerinden etme politikalarının insanlık dışı sonuçları olduğunu daha önce beyan eden Türkiye, yaşananların acısını paylaşıyor. Ermeniler ve iyi komşuluk ve karşılıklı saygı temelinde Ermenistan ile çıkarlarımızı geliştirmek.” Farklı vesilelerle hazır olduğumuzu ifade etmeye devam ediyoruz. Çıkarlarımızı ele geçiren husumeti aşmak için diyalog başta olmak üzere nasıl davranılacağı konusunda tüyolar veren Cumhurbaşkanımızın taziye açıklaması bu yaklaşımın en somut ifadesidir. “Geleceği inşa etmek bizim elimizde. Türkiye bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edecektir. Bu doğrultuda ülkemiz, bölgemiz ve insanlık için doğruları söylemeye ve savunmaya devam edeceğiz. gerçeğin hakim olduğu bir iletişim ortamının inşası.”